Eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık'ın kızı Fatıma Zehra Kınık Demir'in karıştığı ve bir gencin ölümüyle sonuçlanan trafik kazası davası, yeni gelişmelerle gündeme gelmeye devam ediyor. Kınık'ın, bilirkişi raporunda yüzde 100 kusurlu bulunmasına rağmen raporu kabul etmemesi, davanın seyrini değiştirecek gibi görünüyor. Kamuoyunun yakından takip ettiği bu davada, adalet yerini bulacak mı?
Kaza Anı ve Sonrası
İstanbul'un Beykoz ilçesinde, 9 Temmuz 2024 tarihinde meydana gelen kazada, Fatıma Zehra Kınık'ın kullandığı araç ile Yavuz Selim Öztürk'ün kullandığı motosiklet çarpışmıştı. Kazada, motosiklette yolcu olarak bulunan 16 yaşındaki Batın Barlas Çeki hayatını kaybetmişti. Olayın ardından Kınık hakkında 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.
Duruşmada ifade veren müşteki sanık Yavuz Selim Öztürk, Adli Tıp Kurumu raporuna itiraz ederek, "Ben sokak başında aracı gördüğümde durur vaziyetteydi. Gaza bastığını görünce manevra yaptım. Gaza basıp kurtulmak istedim ama arkadan dokununca motor sola yattı, oda bana çarptı. Motoru kontrol etmek öyle düşünüldüğü gibi şey değil" şeklinde konuştu.
Sanık Zehra Kınık ise savunmasında, "Tekrardan şunu belirtmek isterim ki; bu kaza üzücü bir kaza. Kimse başına gelsin istemez. Ben değerli ailenin üzüntüsünü paylaşıyorum. Kaza sonrası ailemle evine gidip taziyelerimi paylaştım. Adli Tıp Kurumu'nda asli kusurlu olduğum yönündeki raporu kesinlikle kabul etmiyorum. Kontrollerimi yaptım. Üç tane araç geçti, o şekilde yola çıktım. Ben yolun ortasına geldiğimde motosikleti o esnada gördüm. Ben durmadığım için yargılanıyorum ancak ben durdum. Süratli şekilde geliyordu. Kaskı yoktu. Avukatımın da arz ettiği gibi kaza o sürtme, sadece maddi hasarlı kazaydı. Ölüm o esnada meydana gelmedi. Orada yaralandı. Ben hızlı bir şekilde arabamı park edip kaza yerine gittim. Ambulans çağırın dedim. Polisler gelip beni karakola götürene kadar oradaydım. Keşke bu kaza olmasaydı. Kimse başına gelsin istemez" dedi.
Ailenin Feryadı ve Adalet Arayışı
Kazada hayatını kaybeden Batın Barlas Çeki'nin annesi ise duruşmada feryat ederek, "Belli ki kendisi araba kullanmasını bilmiyor. Kazadan sonra yine kaza yaptı. Fren yerine gaza bastı. Oğlum için kullanılan ifadelere itiraz ediyorum. Çocuğumun düşerken, arkadaşına ya da dubaya tutunacağını söylediler. Keşke hastaneden rapor alıp konuşsalardı. Kamera kayıtları var, yüzde yüz kusurlu. Üzgün olduğunu söylüyor ama benimle bir kere bile irtibat kurmadı. Ben oğlumun kaza yaptığı caddeden geçemiyorum. Ben stresten 10 aydır acımı yaşayamıyorum. Kabuslar görüyorum. Ehliyeti bile alınmadı. Devam ettikçe üçüncü dördüncü Kazayı yapacaktı. Benim oğlumun canının hiç mi kıymeti yok. Yavuz Selim Öztürk'ten şikayetimi çekiyorum" şeklinde konuştu.
Davanın Ertelenmesi ve Beklentiler
Mahkeme, duruşmayı 26 Mayıs'a erteledi. Bu erteleme, hem kamuoyunda hem de kazada yakınlarını kaybeden ailede büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Adaletin bir an önce tecelli etmesi ve sorumluların cezalandırılması bekleniyor. Bu tür davaların uzaması, toplumun adalet sistemine olan güvenini zedelerken, mağdur ailelerin acısını daha da derinleştirmektedir.
Adalet Yerini Bulacak mı?
Zehra Kınık'ın bilirkişi raporunu reddetmesiyle birlikte dava yeni bir boyut kazandı. Mahkemenin, bu itirazı nasıl değerlendireceği ve hangi kararı vereceği merakla bekleniyor. Kamuoyu, bu davanın adil bir şekilde sonuçlanmasını ve benzer olayların yaşanmaması için caydırıcı bir karar verilmesini umuyor. Unutulmamalıdır ki, her can değerlidir ve trafik kazaları sonucu yaşanan kayıpların telafisi mümkün değildir. Bu nedenle, trafik kurallarına uymak ve dikkatli olmak hayati önem taşımaktadır.