İstanbul Ümraniye'de Süleymancılara ait bir öğrenci yurdunda yaşanan çocuk istismarı olayı, Türkiye'yi derinden sarstı. 11 yaşındaki bir çocuk, yurtta görevli imam tarafından cinsel istismara maruz kaldı. Yerel mahkeme, imamı 28 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ancak Yargıtay'ın kararı, kamuoyunda büyük bir tepkiyle karşılandı. Yargıtay, istismarcının "geleceğine etkisi" ve "sicil kaydının temiz olması" gerekçeleriyle cezayı bozdu. Bu karar, istismarcıya ceza indirimi yapılması yönünde bir beklenti oluşturdu.

Yargıtay'ın Skandal Gerekçesi

Yargıtay'ın bu kararı, hukuk çevrelerinde ve kamuoyunda büyük bir tartışma başlattı. Bir çocuğa yönelik cinsel istismar gibi ağır bir suçun, failin "geleceği" ve "sicil temizliği" gibi gerekçelerle hafifletilmesi, vicdanları yaraladı. Özellikle çocuk hakları savunucuları, bu kararın emsal teşkil etmemesi gerektiğini vurguluyor. Yargıtay'ın bu kararıyla ilgili olarak şu eleştiriler öne çıkıyor:

• Çocuğun üstün yararı ilkesi göz ardı edildi.
• Cezanın caydırıcılığı zayıflatıldı.
• Toplumsal adalet duygusu zedelendi.

Olayın Detayları

Ümraniye'deki Süleymancılara ait öğrenci yurdunda meydana gelen olay, 2023 yılında yaşandı. İddiaya göre, yurtta kalan 11 yaşındaki bir çocuk, imam tarafından sistematik olarak cinsel istismara maruz kaldı. Çocuğun durumu ailesine anlatması üzerine olay ortaya çıktı. Ailenin şikayeti üzerine başlatılan soruşturma sonucunda imam tutuklandı ve hakkında dava açıldı. Yerel mahkeme, imamı 28 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ancak Yargıtay'ın kararıyla, imamın cezası bozuldu ve yeniden yargılanmasına karar verildi.

Süleymancılar Kimdir?

Süleymancılar, Süleyman Hilmi Tunahan tarafından kurulan ve Türkiye'de yaygın bir şekilde faaliyet gösteren bir dini cemaattir. Cemaat, özellikle Kur'an kursları ve öğrenci yurtları aracılığıyla eğitim faaliyetleri yürütmektedir. Süleymancılar, Türkiye'de siyasi ve ekonomik olarak da etkili bir konumdadır. Cemaatin faaliyetleri ve ideolojisi, zaman zaman tartışmalara yol açmaktadır.

Yargıtay'ın bu kararı, Türkiye'de çocuk istismarı ile mücadele konusunda ciddi soru işaretleri yaratmıştır. Bir çocuğun hayatını karartan bir suçun, failin "geleceği" ve "sicil temizliği" gibi gerekçelerle hafifletilmesi, kabul edilemez bir durumdur. Bu kararın, çocuk istismarı suçlarına karşı caydırıcı bir etki yaratması beklenirken, tam tersi bir sonuç doğurabileceği endişesi taşınmaktadır. Umuyoruz ki, yargı bu vahim hatadan döner ve adaletin tecelli etmesini sağlar.