Sendika Başkanlarına Tutuklama Şoku! Bu Bir Gözdağı Mı?
Gündem

Sendika Başkanlarına Tutuklama Şoku! Bu Bir Gözdağı Mı?


17 June 20255 dk okuma17 görüntülenmeSon güncelleme: 30 July 2025

DİSK'e bağlı Genel-İş Sendikası, İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin ve İzmir 3 Nolu Şube Kadın Komisyonu Başkanı Mine Bilir’in tutuklanmasına sert tepki gösterdi. Sendika, tutuklamanın sadece iki yöneticiye değil, aynı zamanda sendikal haklara, ifade özgürlüğüne ve demokrasi mücadelesine yönelik bir gözdağı olduğunu vurguladı. Bu durum, ülkedeki siyasi gerginliği ve sendikal haklar üzerindeki baskıyı bir kez daha gündeme getirdi.

Tutuklamalara DİSK'ten Sert Tepki

DİSK Ege Bölge Temsilciliği'nde yapılan basın açıklamasında, Genel-İş Örgütlenme Dairesi Başkanı Ali Haydar Kara, tutuklamaların kabul edilemez olduğunu belirtti. Kara, "Bu tutuklama sadece iki sendika yöneticisine değil, doğrudan sendikal hak ve özgürlüklere, ifade özgürlüğüne, kadın mücadelesine ve emek demokrasi mücadelesine yönelmiş açık bir gözdağıdır" dedi. Sendika, bu hukuksuz uygulamanın, farklı düşünenleri bastırma ve örgütlü mücadeleyi sindirme çabalarının bir örneği olduğunu savundu.

Genel-İş Sendikası'nın açıklaması şu şekilde devam etti:

  • Temel anayasal hakların kullanılması demokratik bir tepkidir, suç değildir.
  • Bu tutuklama, ülkeyi yönetenlerin kendilerinden farklı düşünenleri bastırma çabasıdır.
  • Sendikamız, tarihi boyunca yalnızca ekmek ve ücret için değil; adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi için mücadele etmiştir.

Tutuklamanın Hukuki Boyutu Tartışmalı

DİSK Genel-İş, tutuklamanın hukuki değil, siyasi bir karar olduğunu savunuyor. Sendika, konuyu Anayasa'nın 24 ve 25. maddelerinde düzenlenen düşünce ve ifade özgürlüğü açısından ele alıyor. Ali Haydar Kara, "Yerleşik yargı kararlarında siyasi kişiliklere yapılan eleştirilerin çok sert nitelikte olsa bile hakaret olarak değerlendirilmeyeceği ifade edilmektedir" dedi. Kara, tutuklama için gereken hiçbir koşulun bulunmadığını, kaçma şüphesi veya delil karartma ihtimali olmadığını vurguladı.

Sendika avukatları, tutuklamanın Anayasa'ya aykırı olduğunu ve ifade özgürlüğünün ihlali anlamına geldiğini belirtiyorlar. Bu durum, yargının bağımsızlığı ve siyasi baskılar altında olup olmadığı konusundaki tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Sendikal Haklar ve Demokrasi Mücadelesi

DİSK Genel-İş, yapılan tutuklamaların tüm sendikalara ve demokratik kamuoyuna verilmek istenen bir gözdağı olduğunu düşünüyor. Ancak sendika, bu baskılara boyun eğmeyeceklerini ve mücadelelerine devam edeceklerini vurguluyor. Ali Haydar Kara, "Bu hukuksuzluklar sendikal hak ve özgürlüklere yönelik müdahaledir. Tam da 15-16 Haziran direnişinin yıl dönümünde sendikamızın hedef alınması tesadüf değildir" dedi.

Sendika, demokrasiyi, adaleti ve özgürlüğü savunmanın herkesin görevi olduğunu belirterek, dayanışma çağrısında bulundu. Bu olay, Türkiye'deki sendikal hareketin ve demokrasi mücadelesinin ne kadar zorlu koşullar altında yürütüldüğünü bir kez daha gözler önüne seriyor.

Sonuç olarak, DİSK Genel-İş Sendikası'na yönelik bu tutuklama olayı, Türkiye'deki ifade özgürlüğü, sendikal haklar ve yargı bağımsızlığı konularında ciddi soru işaretleri yaratmaktadır. Sendikanın kararlı duruşu ve dayanışma çağrısı, bu zorlu süreçte umut verici bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu tür olayların tekrarlanmaması için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiği açıktır.