Müslüman Feminist Leyla'dan Çarpıcı Sözler: İnanç ve Feminizm Çelişmez!
Gündem

Müslüman Feminist Leyla'dan Çarpıcı Sözler: İnanç ve Feminizm Çelişmez!


02 June 20255 dk okuma4 görüntülenmeSon güncelleme: 04 June 2025

Müslüman feminist kimliğiyle öne çıkan Leyla, inanç ve feminizmin birbiriyle çelişmediğini savunarak dikkatleri üzerine çekiyor. 27 yaşındaki Havle Derneği gönüllüsü Leyla, Kuran'da eşit muhatap alındığını ve bu durumun kendisine hem güç hem de sorumluluk verdiğini belirtiyor. Kadınların örgütlü mücadelesinin yerelleşmesi gerektiğini vurgulayan Leyla'nın ilham veren hikayesi, Müslüman feministlerin sesini duyurmaya devam ediyor.

Leyla'nın Feminist Yolculuğu: Camide Başlayan Direniş

Leyla, feminist alana yaklaşmasını tetikleyen olayı şu sözlerle anlatıyor: "2017 yılında bir kadının Fatih Camisi'nde iç alanda durduğu için imamdan azar yemesi üzerine Kadınlar Camilerde Kampanyası'nın bir dayanışma etkinliği düzenlediğini gördüm ve gittim. Camilerde azar yemek, bağırıp çağrılmak, caminin en kötü alanında ‘hanımlar mahfili’ne kapatılmak benim de sürekli deneyimlediğim bir şeydi." Bu deneyim, Leyla'nın eşitlik mücadelesine olan inancını pekiştirmiş ve onu feminist harekete katılmaya teşvik etmiştir.

Ataerkiyle Mücadele: Feminizmin Evrensel Çağrısı

Leyla, feminizmin yalnızca Batı merkezli bir teori olmadığını, yerel bağlamlarda da sürdürülen evrensel bir hak mücadelesi olduğunu vurguluyor. Ataerkinin farklı coğrafyalarda farklı biçimlerde yaşansa da, özünde ortak bir baskı biçimi olduğunu belirten Leyla, "Feminizmin adının ne olduğu değil, neye karşı mücadele ettiği önemli. Tarihsel süreç başka türlü ilerleseydi, belki buna başka bir isim verirdik ama erkek egemenliğine karşı direniş değişmezdi," diyor. Leyla'ya göre, kadınların erkeklerden aşağı olmadığını bilmek yeterli değil; kolektif mücadelenin bir parçası olmak ve kurumsal değişime katkı sunmak gerekiyor.

İnanç ve Mücadele: Eşit Bir Kul Olmanın Sorumluluğu

Leyla, mücadelesine güç veren temel dayanak noktasının inancı olduğunu belirtiyor. Kuran'ı okudukça, insan olarak onurlu bir yaşamı hak ettiğini, eşit bir kul olarak muhatap alındığını hissettiğini ifade eden Leyla, "Tüm kulların eşit olduğunu bilmenin dayanılmaz hafifliği… Bu bilinçle mücadele etmek hem bir hak hem de bir sorumluluk benim için. Bu bana yalnızca cesaret değil, aynı zamanda sorumluluk da yüklüyor. Mücadelemi tam olarak buraya dayandırıyorum," diyor. Leyla, İslam tarihindeki kadın figürlerini sadece rol model olarak değil, aynı zamanda "yozlaştırılmaya rağmen direncini kaybetmemiş bir hafızanın temsilcileri" olarak görüyor.

Leyla'nın hikayesi, inanç ve feminizmin bir arada var olabileceğini ve hatta birbirini güçlendirebileceğini gösteriyor. Müslüman feministlerin sesi olarak Leyla, eşitlik mücadelesine ilham vermeye ve toplumda farkındalık yaratmaya devam ediyor. Onun mücadelesi, gelecek nesil Müslüman feministler için de bir umut ışığı oluyor.