İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün gerçekleşen duruşmaya neden katılmadığını çarpıcı bir açıklama ile duyurdu. Silivri'de tutuklu bulunan İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi'nin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, yargılama sürecine dair önemli eleştirilerde bulundu.

Duruşma Yerinin Değiştirilmesine Sert Tepki

İmamoğlu, mesajında şu ifadelere yer verdi: "Aldığımız nefese dava açıyorsunuz. Her davanın savcısı aynı, bilirkişisi aynı, hukuksuzluğu aynı." Duruşma yerinin son gün değiştirilmesine olan tepkisini dile getiren İmamoğlu, bu durumun savunma hakkını engellemeye yönelik bir girişim olduğunu savundu. Bu ani değişiklik, İmamoğlu ve avukatlarının savunma hazırlıklarını olumsuz etkilediği belirtiliyor.

İmamoğlu'nun açıklaması şu şekilde devam etti:

"Usulsüz Duruşmanın Parçası Olmayacağım"

İmamoğlu, duruşmanın usulsüz olduğunu ve yargılama esaslarına uygun olmadığını belirterek, "Böyle bir sürecin parçası olmayı reddediyorum ve bu nedenle bu duruşmaya katılmayacağım" dedi. Bağımsız Türk yargısına ve yargı üyelerine güvendiğini vurgulayan İmamoğlu, planlanan bu sürecin adil bir yargılama ortamı sunmadığı gerekçesiyle katılmama kararı aldığını açıkladı.

İmamoğlu'nun bu kararı, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Birçok kişi, İmamoğlu'nun açıklamalarını desteklerken, bazıları ise duruşmaya katılmamasının yargılama sürecine saygısızlık olduğunu savundu.

Türkiye'de yargı süreçleri ve adalet sistemi uzun zamandır tartışma konusu olmaya devam ediyor. Birçok hukukçu ve sivil toplum kuruluşu, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda endişelerini dile getiriyor. İmamoğlu'nun davası da bu tartışmaların odağında yer alırken, yargılama sürecinin şeffaflığı ve adil olması gerektiği vurgulanıyor.

Ekrem İmamoğlu'nun duruşmaya katılmama kararı, davanın seyrini nasıl etkileyeceği merak konusu. Savunma hakkının engellendiği iddiaları ve duruşma yerinin son anda değiştirilmesi gibi faktörler, yargılama sürecinin adilliği konusunda soru işaretleri yaratmaya devam ediyor. Bu durum, Türkiye'deki hukuk sistemi ve yargı bağımsızlığı tartışmalarını daha da alevlendirecek gibi görünüyor.