09 Mayıs 2025 Cuma

Hindistan'ın Siyonist Oyunu: Keşmir'de İsrail Modeli mi?

Hindistan ordusunun 6 Mayıs'ta Pakistan'a yönelik gerçekleştirdiği son yılların en büyük saldırısı, bölgedeki gerilimi tırmandırdı. Saldırının hedefinde, Pakistan kontrolündeki Azad Keşmir bölgesinde bulunan iki cami de yer aldı. Saldırı sonucunda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 31 sivil hayatını kaybederken, 57 kişi de yaralandı. Hint ordusu, bu saldırıda 1971'den sonra ilk kez Pakistan'ın nüfusu en yoğun eyaleti Pencab'ı da hedef aldı. Yeni Delhi yönetimi, saldırının gerekçesi olarak 22 Nisan'da Cammu Keşmir'de düzenlenen saldırıyı gösterdi. Ancak saldırının sivilleri ve camileri hedef alması, Hindistan'ın bölgedeki stratejisinin arka planında başka bir soykırım ve etnik temizlik politikası yürüten İsrail'i örnek aldığını gösteriyor.

Siyonizm'in Argümanları mı Kullanılıyor?

Hindistan ordusu, camilere yapılan saldırılarda sivillerin bulunmadığını öne sürerek saldırıları meşrulaştırmaya çalıştı. Ancak yerel kaynaklar, saldırı sırasında camilerde sivil halkın bulunduğunu ve can kayıplarının yaşandığını bildirdi. Bu durum, İsrail'in Gazze'deki soykırımda gerçekleştirdiği saldırılarda sıkça dile getirdiği "sivil bulunmuyordu" argümanını anımsattı. Hindistan'ın Keşmir'deki askeri operasyonlarında İsrail'in yöntemlerini model aldığı yönündeki yorumlar giderek daha fazla dile getiriliyor. İsrail'in Filistin topraklarında yıllardır sürdürdüğü işgal ve abluka politikalarına benzerlik gösteren bu stratejilerin, Modi yönetimi tarafından açıkça benimsendiği ifade ediliyor. Modi ve Netanyahu'nun, kendi ülkelerindeki Müslüman nüfusları baskı altına alma yönündeki stratejilerinde karşılıklı bir meşruiyet alanı yaratmaya çalıştıkları yönündeki değerlendirmeler, son yıllarda uluslararası insan hakları örgütlerinin raporlarında sıkça yer alıyor.

Demografiyi Değiştirme Stratejisi

Modi yönetimi, Keşmir'de, İsrail'in Filistin topraklarında uyguladığına benzer bir demografik dönüşüm politikası izliyor. Özellikle 2019 yılında Cammu Keşmir'in özerkliğini ilga eden anayasa değişikliği sonrası, çoğunluğu Müslüman olan bölgeye Hindu yerleşimciler taşınmaya başlandığı ve yerleşimi özendiren politikalar geliştirildiği yerel kaynaklar tarafından belirtiliyor. Bu politika, özellikle Batı Şeria'daki istilacı Yahudilerin Filistin köylerini ve topraklarını gasp etmesiyle paralellik arz ediyor.

Hindistan'da iktidarda bulunan Narendra Modi'nin lideri olduğu Bharatiya Janata Partisi (BJP), Hindutva ideolojisini temel alan bir siyasal çizgi izliyor. Bu ideoloji, Hindu milliyetçiliğini savunurken, Müslümanlara karşı dışlayıcı ve zaman zaman şiddete varan bir söylemi meşrulaştırıyor. Uzmanlar, Hindutva'nın Avrupa'daki 20. Yüzyıl faşist ideolojilerinden etkilendiğini ve İsrail'in Siyonist politikalarıyla söylem düzeyinde benzerlik gösterdiğini vurguluyor. Bu ideolojik yakınlık, Hindistan ile İsrail arasında son yıllarda giderek derinleşen diplomatik ve askeri ilişkilerle de örtüşüyor.

İki tarafın da ortak noktası Müslümanları hedef alan nefret ve ayrımcılık politikası. Hindutva ideolojisine bağlı grupların sosyal medya hesaplarında sıklıkla İsrail bayrağı kullandıkları biliniyor. Hindistan'ın Pakistan'ı hedef alan saldırılarda da ilk destek Siyonist sosyal medya hesaplarından geldi. 7 Ekim 2023 Aksa Tufanı sonrası, Hindistan genelinde Hindutva çeteleri İsrail'i desteklemek için mitingler düzenlerken, Hindu sağının yönettiği eyaletlerde Filistin yanlısı göstericiler tutuklandı.

Narendra Modi, 2017 yılında İsrail'i ziyaret eden ilk Hindistan Başbakanı olarak tarihe geçti. 2018'de ise Binyamin Netanyahu, Siyonist işadamlarının da yer aldığı kalabalık bir heyetle Hindistan'a resmi ziyarette bulundu. Bu ziyaretler, iki ülke arasında sadece silah ticareti ve savunma anlaşmalarıyla sınırlı kalmayan, ideolojik bir yakınlaşmanın da işareti olarak görüldü.

İki ülke arasında ideolojik ve siyasi yakınlaşmayla birlikte İsrail, Hindistan'ın en büyük savunma tedarikçilerinden biri haline geldi. Özellikle insansız hava araçları (İHA), istihbarat yazılımları ve şehir içi izleme sistemleri gibi güvenlik alanlarında büyük ölçekli iş birlikleri kuruldu. Güvenlik alanındaki ittifak Müslümanları hedef alıyor.

Pakistan medyasının Pencap Sağlık Bakanlığına dayandırdığı habere göre, tüm hastanelerde olağanüstü hal ilan edildi ve toplam yatak kapasitesinin yarısı acil durumlar için ayırıldı. Sağlık tesislerine personelin 24 saat boyunca hazır bulunması, acil olmayan ameliyatların ertelenmesi ve tüm kan gruplarına ait kan torbalarının temin edilmesi talimatı verildiği belirtildi.

Saldırgan Hindistan ordusu dün sabah da Pakistan'ın farklı bölgelerini hedef alırken kullandığı Harop SİHA'larının İsrail yapımı olduğu ortaya çıktı. 25 Harop SİHA'sı Pakistan hava savunma sistemleri tarafından imha edildi. Pakistan Ordusu Halkla İlişkiler Birimi (ISPR) tarafından yapılan açıklamada, gece saatlerinden bu yana ülke genelinde Hindistan'a ait 25 İsrail yapımı Harop İHA'nın etkisiz hale getirildiği ifade edildi. Açıklamada, "İsrail yapımı Herop insansız hava araçlarının enkazları Pakistan'ın çeşitli bölgelerinden toplanıyor. Pakistan güçleri düşmana layık olduğu cevabı veriyor ve onun bütün emellerini boşa çıkarıyor" vurgusu yapılırken, "SİHA'lardan biri Lahor yakınlarında askeri bir hedefi vurmayı başardı. Bir sivil hayatını kaybetti, 4 Pakistan askeri yaralandı" ifadelerine yer verildi.

Pakistan yönetimi, Hindistan'ın topraklarına yönelik hava saldırıları sırasında Hint savaş uçaklarının, Çin yapımı "J-10C" savaş uçaklarıyla vurularak düşürüldüğünü açıkladı. Pakistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı İshak Dar parlamentoya yaptığı bilgilendirmede, Pakistan Hava Kuvvetlerinin çatışmalarda Çin yapımı "J-10C" savaş uçaklarını kullandığını, bu uçakların Fransız yapımı 3 "Rafale" dahil 5 Hint uçağını düşürdüğünü belirtti. ABD televizyonu CNN'e açıklama yapan Fransız istihbarat görevlisi de bir "Rafale" uçağının düşürüldüğünü doğruladı. Gelişme, "J-10C" savaş uçaklarının harpte başka bir savaş uçağını vurarak düşürdüğü ilk vaka olarak kayıtlara geçti. Yine "Rafale” savaş uçakları da ilk kez havada vurulmuş oldu.

Sonuç olarak, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilim tırmanırken, Hindistan'ın izlediği politikaların İsrail'in Filistin'deki uygulamalarına benzerliği dikkat çekiyor. Bu durum, bölgedeki istikrarsızlığı daha da artırabilecek tehlikeli bir gidişatın işareti olarak değerlendiriliyor. Uluslararası toplumun bu duruma sessiz kalmaması ve bölgede barışın sağlanması için adımlar atması gerekiyor.

İlgili Haberler