
Gülben Duru Cinayeti: Sorumlular Neden Yargılanmıyor? Şok İddialar!
Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK),İzmir'de eski eşi tarafından vahşice katledilen Gülben Duru cinayetinde sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin yargılanması için harekete geçti. Bayraklı Adliyesi'nde suç duyurusunda bulunan KDK, Duru'nun olay öncesinde iki kez polise başvurduğunu ancak yardım alamadığını belirterek, "Göz göre göre ölüme terk edildi" dedi. Bu durum, kamuoyunda büyük bir infiale yol açtı.
Gülben Duru Cinayeti: İhmal Mi Var?
KDK avukatı Beste Salman, kadın cinayetlerinin politik olduğunu vurgulayarak, "Kadınların katledilmesinde fail sadece bıçağı savuran değil; cezaları indiren, infaz düzenlemeleriyle erkekleri cesaretlendiren bu düzendir" dedi. Salman, bu düzenin de fail olduğunu ve hesap sorulması gerektiğini belirtti. Bu açıklama, cinayetin sadece bireysel bir olay olmadığı, sistematik bir sorunun sonucu olduğu yönündeki tartışmaları alevlendirdi.
Gülben Duru'nun yaşadıkları, aslında Türkiye'de kadınların karşılaştığı sorunların bir özeti niteliğinde. Şiddet tehdidi altında olan kadınların, yetkililerden yeterli koruma alamaması, bu tür acı olayların yaşanmasına zemin hazırlıyor. Kadın örgütleri, bu konuda yetkilileri daha duyarlı olmaya ve gerekli önlemleri almaya çağırıyor.
Kadın Dayanışması Hesap Soracak
KDK'dan Sevda Kıran, Duru'nun iki kez polise başvurduğunu ancak koruma sağlanmadığını belirterek, "Kadınlar 2025’i 'aile yılı' ilan edenlere ve 'aile arabuluculuğu' icadına boyun eğmeyecek" dedi. Kıran, kadınların yan yana gelerek tetiği çekenlerden, ihmali bulunan kamu görevlilerine kadar herkesten hesap soracağını vurguladı. Bu kararlılık, kadınların haklarını koruma ve şiddete karşı mücadele konusundaki azmini gösteriyor.
Türkiye'de kadın cinayetleri, son yıllarda artış göstererek büyük bir toplumsal sorun haline geldi. Kadın örgütleri, bu sorunun çözümü için daha etkin politikalar uygulanması, yasal düzenlemelerin yapılması ve toplumda farkındalık yaratılması gerektiğini savunuyor. Kadınların yaşam haklarının korunması, sadece yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda toplumsal bir zihniyet dönüşümüyle mümkün olabilir.
Türkiye'de kadın hakları mücadelesi, uzun ve zorlu bir süreçten geçiyor. Kadın örgütleri, her türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı mücadele ederek, kadınların eşit ve özgür bir şekilde yaşamasını sağlamak için çalışıyor. Bu mücadele, sadece kadınların değil, tüm toplumun geleceği için büyük önem taşıyor.
Kadın Dayanışma Komiteleri'nin Gülben Duru cinayetindeki sorumluların yargılanması için başlattığı bu hukuk mücadelesi, Türkiye'deki kadın hakları mücadelesinin önemli bir parçasıdır. Bu mücadele, kadınların sesini duyurmak, adaleti sağlamak ve benzer acı olayların yaşanmasını engellemek için büyük bir fırsat sunuyor.
Gülben Duru'nun acı kaybı, Türkiye'de kadın cinayetlerine karşı verilen mücadelenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Kadınların yaşam haklarının korunması, sadece yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda toplumsal bir zihniyet dönüşümüyle mümkün olabilir. Bu nedenle, hepimizin bu mücadeleye destek vermesi ve kadınların sesini duyurması gerekiyor.












