Filistin'in Sesi: İngiliz İşgalinden Hind Receb'e Direniş Sineması
Gündem

Filistin'in Sesi: İngiliz İşgalinden Hind Receb'e Direniş Sineması


10 November 20255 dk okuma5 görüntülenmeSon güncelleme: 10 November 2025

16. TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri ve 13. Boğaziçi Film Festivali, Filistin sinemasının gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. Özellikle açılış filmleri, Filistin'in dünü ve bugünü arasındaki bağlantıyı kurarak izleyicilere önemli bir bakış açısı sunuyor. Bu yıl "Kimin Hikayesi Kimin Gerçeği" temasıyla düzenlenen Belgesel Ödül Programı'nın açılış filmi, Annemarie Jacir'in yönettiği "Hind Receb'in Sesi" oldu. Boğaziçi Film Festivali'nde ise yine Jacir'in imzasını taşıyan "Filistin 36" filmi, İngilizlerin Filistin'i işgalini ve bugünkü olaylara nasıl zemin hazırladığını çarpıcı bir şekilde anlatıyor.

Filistin 36: İşgalin Kökenleri

Filmlerin yapımcısı Sawsan Esfari, 2007'den beri Annemarie Jacir'in tüm filmlerinde yer aldığını belirterek, "Filistin 36" filminin sorunun kökenini ortaya koyduğunu, "Hind Receb'in Sesi" filminin ise bu kökenden doğan sonuçları ele aldığını vurguluyor. Esfari, şu önemli ifadelerde bulundu:

“Filistin 36, İngilizlerin, içinde Filistinlilerin yaşadığı toprakları Avrupa’dan gelen Yahudilere nasıl verdiklerini anlatan bir film. Bu olayların nasıl başladığını özellikle Batı dünyası bilmiyor. İsrailliler her zaman ‘Topraksız bir halka toprak, halksız bir toprağa halk’ sloganını kullandı. Ve batılılar da bunun böyle olduğunu sanıyor. Orada yaşayan bir toplum olduğunu ve İsraillilerin daha sonra geldiğini anlatmak önemli. Bugün, İngilizlerin 1936’da yaptıklarının sonucunu yaşıyoruz.”

Hind Receb'in Sesi: Soykırımın Mağdurları

Yapımcı Esfari, Filistinlilerin maruz kaldığı soykırıma dikkat çekerek, "Hind Receb'in Sesi" filmiyle ilgili şunları söyledi:

“Yönetmen bu olayı ilk duyduğunda çok etkilendi ve küçük kızın hikayesini dünyaya duyurmak istedi. Filistinliler çok uzun yıllardır insan değillermiş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Haberlerde Filistinlilerin yaşadıkları bireyselleştirilerek aktarılmıyor. Soykırımın mağdurlarının kimler olduğunu göstermemiz için kendi anlatımızı ortaya koymamız gerekiyordu. 6 yaşında bir kızın yaşadıkları doğal olarak bütün dünyanın tepki göstereceği bir öyküydü.”

Filistin asıllı Ürdünlü oyuncu Saja Kilani ise, Hind Receb'in yaşadığı gibi olayların hiç olmadığı bir dünyada yaşamak istediğini dile getirerek, "Film çekilirken de ona sarılıyormuşum gibi hissettim. Olabildiğince çok insanın bu filmi izlemesi gerekiyor. Hind’in annesi bu hikâyenin anlatılmasını istedi çünkü Hind’in kendi hikayesinin çok ötesinde bir şey" dedi.

Filistin Sineması: Bir Direniş Aracı

Son yıllarda Filistin filmlerinin uluslararası alanda elde ettiği başarılar, Filistin sinemasının önemini bir kez daha kanıtlıyor. Yapımcı Esfari, Filistinli film yapımcılarının devlet desteğinden yoksun olduğunu ve filmlerin dağıtımı konusunda büyük zorluklar yaşadığını belirtiyor. Batılı dağıtıcıların birçoğunun, önlerine çok iyi bir Filistin filmi gelse bile dağıtım konusunda çekimser davrandığını ifade ediyor. Esfari, şu sözlerle Filistin sinemasının önemini vurguluyor:

“Filmlerimiz bizim için direniş aracı. Kültür sanat alanında elimizdeki silahlarımız da bunlar.”

Filistin sineması, İngiliz işgalinden günümüze uzanan acıları, umutları ve direnişi beyaz perdeye taşıyarak, Filistin halkının sesini dünyaya duyurmaya devam ediyor. Bu filmler, sadece birer sanat eseri değil, aynı zamanda birer tarihsel belge ve direniş sembolü olarak da önem taşıyor. İzleyiciler, bu filmler aracılığıyla Filistin halkının yaşadığı zorlukları daha yakından anlama ve onlarla empati kurma fırsatı buluyor.