Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinde yer almaktadır. Bu acı gerçek, ne yazık ki her yıl yaşadığımız yıkıcı depremlerle bir kez daha yüzümüze vurmaktadır. Son olarak yaşanan büyük depremler, ülkemizin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi ve gerekli önlemleri alması gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu bağlamda, Eğitim-Sen tarafından yapılan açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) nezdinde tüm eğitim kurumlarının depreme dayanıklılık durumunun sorgulanması ve kamuoyuyla paylaşılması talep edilmektedir. Peki, okullarımız gerçekten güvende mi?
Eğitim-Sen'den Kritik Çağrı: Raporlar Açıklansın!
Eğitim-Sen, yaptığı açıklamada, MEB ve YÖK'e şu soruları yöneltmektedir:
- Ülke genelindeki tüm eğitim kurumlarının depreme dayanıklılık raporları mevcut mudur?
- Bu raporlar hangi sıklıkla güncellenmektedir?
- Raporda riskli bulunan okullar için ne gibi önlemler alınmıştır?
- Öğrenci ve öğretmenlerin deprem anında nasıl davranması gerektiği konusunda eğitimler verilmekte midir?
Eğitim-Sen, bu soruların yanıtlanmasının yanı sıra, söz konusu raporların kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılmasını da talep etmektedir. Çünkü okulların depreme dayanıklılığı, sadece öğrencilerimizin değil, öğretmenlerimizin ve tüm eğitim çalışanlarının da hayatını doğrudan etkilemektedir.
Deprem ve Eğitim: Unutulmaması Gerekenler
Deprem, sadece binaları değil, aynı zamanda eğitim sistemini de derinden etkileyen bir doğal afettir. Deprem sonrasında okulların hasar görmesi, eğitim-öğretim faaliyetlerinin aksamasına, öğrencilerin psikolojik olarak olumsuz etkilenmesine ve eğitimde eşitsizliklerin artmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle, deprem öncesinde alınacak önlemler, deprem sonrasındaki olumsuz etkileri en aza indirmek açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu bağlamda, MEB ve YÖK'ün, tüm eğitim kurumlarının depreme dayanıklılık durumunu titizlikle incelemesi, riskli binaların güçlendirilmesi veya yeniden yapılması, öğrenci ve öğretmenlere yönelik deprem eğitimlerinin düzenlenmesi ve deprem sonrasında uygulanacak acil durum planlarının hazırlanması gerekmektedir. Aksi takdirde, olası bir depremde telafisi mümkün olmayan sonuçlarla karşılaşılması kaçınılmaz olacaktır.
Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi ve gerekli önlemleri alması, sadece binaların değil, aynı zamanda eğitim sisteminin de güvenliğini sağlamak açısından hayati öneme sahiptir. MEB ve YÖK'ün, Eğitim-Sen'in çağrısına kulak vererek, okulların depreme dayanıklılık raporlarını kamuoyuyla paylaşması ve gerekli önlemleri ivedilikle alması, geleceğimiz olan çocuklarımızın ve gençlerimizin güvenliği için bir zorunluluktur.